14 Ekim 2012 Pazar


İSTANBUL’DA YOKUŞ-MERDİVEN-DURAK İLİŞKİSİ

İstanbul topografyasının (Yedi Tepeli Şehir) zorunlu kıldığı dik yokuşlar, ulaşılmak istenen yere bağlı olarak çıkılmak zorundadır kimi zaman. Yayaların kullanmayı tercih edebileceği nitelikteki merdivenler medeniyet göstergesidir. Yokuşların erişilebilirliği artırıldıkça medeniyet seviyesi de aynı oranda artacaktır.
Cahit Kayra: “Anadolu yakası, Rumeli’ye kıyasla daha fakir ve daha işlenmemiş bir bölge olduğundan burada merdiven az, yokuş çoktur.” demektedir.Çok yokuş-yeterli merdiven donatısı ilişkisini belli oranda tutmak gerekir. İstanbul’un hemen akla gelen yokuş ve merdivenleri: Yüksek Kaldırım, Kamondo Merdivenleri, Bayıldım Yokuşu, Kazancı Yokuşu, Şişhane Yokuşu, Mahmutpaşa Yokuşu, Bab-ı Ali Yokuşu, Serencebey Yokuşu, Aşiyan Yokuşu, Nişantaşı Topağacı yokuşu,Pierre Loti Tepesi Yokuşu... Sadece Beyoğlu bölgesinde 150 kadar merdivenli yol var.

Yüksek Kaldırım tarihi fotoğraflarından görüleceği gibi bugünkü gibi; ortada asfalt kaplama yanlarda kademeli merdivenli kaldırım düzeninde değil, yolun bütünü geniş basamaklı merdivenlerle yıllarca hizmet vermiştir. Vali Lütfi Kırdar zamanında elden geçirilen ve yenilenen Yüksek Kaldırım yine kademeli merdivenli bir sokak olarak “Arnavut Kaldırımı” tabir edilen parke taşlarla kaplanmıştır. 1940’lı yılların başında “esaslı surette tamir ve tanzimi” diye tabir edilen inşasına 41.156 lira harcanmış ve 3027 m2’lik bir alan düzenlenip kaplanmış.
Yüksek Kaldırım 


Kamondo Merdivenleri 

Eskimiş ve yıllar içinde doğru sanılan, bilgi eksikliği ile atılan adımlar ile müdahalelere uğramış merdivenli sokakların hem fonksiyonel açıdan düzenlenmesi hem de kamusal alanın bir parçası haline getirilmesi herkes tarafından rahatlıkla kullanılabilen alanları artırırken kentin erişilebilirlik seviyesini de doğrudan etkileyecektir.
Ağaçırağı Sokak


Bu sokakların genel haline bugün bakıldığında çoğunda tarihsel parke taş “Arnavut Kaldırımı” dokusunun kalmadığını, birçoğunun içinden defalarca alt yapı tesisi geçirildiği için açılıp kapandığını, beton yamalar yapıldığını, beton ve kaplamasız basamaklarının bulunduğu görülecektir.
Sorunları göz ardı edilen, uğradığı tahribatların tamiri ve yenilenmesi uzun zamanlara yayılan kamusal alanlar zamanla kabul görmeye başlar ve insanlar bu durumları farkında olmadan kanıksarlar. Broken Windows Theory ile açıklanan bu durum bir kentin suç oranı ve güvenlik eksizliği konusunda doğrudan kanıt niteliğindedir.
Batılı ülkelerden gelen turistler kent yaşamının yükek standartlarda olduğu, güvenlik adına önlemlerin büyük oranda alındığı şehirleşme anlayışlarına aşina olduklarından; burada bizlerin görmezden geldiği sorunları doğrudan ve çok kısa sürede farketmektedir. Yeme-içme, barınma, neslin devamı ve güvenlik insanlığın en vazgeçilmez güdüleridir. Bir turistin gezi rotasını güvenlik ve erişilebilirlik konusunda beklentilerle çizmektedir. Bu durumda tarihi dokusu bu kadar zengin köklü bir şehre hakettiği ilgiyi kazandırmak için dikkat edilmesi noktalar, çözülmeyi bekleyen sorunlar apaçık ortadadır.


İşletme Araştırmaları Dergisi tarafından 2009 yılında yayınlanan bir araştırmanın konusu  “İstanbul’u Ziyaret Eden Turistlerin Güvenlik Algılamaları” üzerinedir. Bu araştırmaya göre elde edilen veriler şu şekildedir:

İstanbul’da yaya olarak dolaşmak güvenli midir?  % 55,5 HAYIR
İstanbul’da toplu taşıma araçlarını güvenli buluyor musunuz?  % 52,6 HAYIR
İstanbul’daki eğlence mekânlarını güvenli buluyor musunuz? % 47,8 HAYIR
İstanbul’u terör riski açısından güvenli buluyor musunuz? % 45,0 HAYIR

cevaplarını vermişlerdir.

Merdivenli yolların iyileştirilmesi sadece üst kaplamasının değiştirilmesinden ibaret olmamalıdır. Merdiven tek başına değil üzerinden bulunduğu yokuş ve yokuşun iki ucu ve bu uçlar arasında kalan kent mekanları ile birlikte düşünülmelidir. Bu anlayışla daha güvenli, daha sağlıklı kamusal mekanlar yaratılabilir ve bu sokakları rahatlıkla kullanabilen yayalar kendilerini daha mutlu hisseder. Bu geçiş alanlarında bahsedilen etkiyi yaratmada büyük payı olacak olan yeşil alanlar ve oturma nişleri unutulmamalıdır.

Bizde olduğu gibi merdivenli bir yolu motorlu araçları öncelikli referans alarak onların giriş-çıkışlarını kolaylaştırmak adına dik yokuşları asfaltla kaplama yerine, tarihi dokusuna ve zenginliğine sahip çıkan, önceliği bu dokuya ve bu dokunun içinde uyumlu ve kaliteli bir şekilde hareket edebilecek yayalara vermek, bu tarihi mekanların yaşanabilirlik düzeyini artırır turstik açıdan birçok avantaj sağlar.

Kutlu Sokak

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ''Bu sokağa paranın gücüyle kavuşmadık. Öncelikle bizi bir sivil inisiyatif grubu çay içmeye davet etti. Sokaklarının güzel olmasını istediler. Ressamlarımız var, müzisyenlerimiz var, dediler. Burada resim sergisi açmak, müzik dinletisi yapmak istiyoruz, dediler. Biz de bundan heyecanlandık ve sokak sakinlerinin hepsi ile toplandık. Mimarlarımız çizimler yaptı. Bu bir süreç. Bu süreç ruhların bütünleşmesi ile gerçekleşti. Bu da güzel bir eserin ortaya çıkması için önemli ve anlamlı. Bu bütünleşme olmasaydı işgücü ve emek böylesine güzel şekillenmezdi. Kutlu Sokak kutlu olsun'' diyerek özetliyor bu örnek çalışmayı.


Eğimli, yokuşlu ve tarihi dokusunu yitirmeden iyileştirilen sokaklarını bir avantaj olarak kullanan batılı ülkelerin fikrine yaklaşmak ancak bu örnekleri çoğaltmakla mümkün olacaktır.

İspanyol Merdivenleri – Roma


Tarihi dokunun baskın olmadığı bölgelerde uygulanacak çözümler farklılık gösterebilir. Sanayi devrimi sonrası oluşan araç yoğunluğu günümüzde en yüksek seviyelerde ve büyük şehirlerde yaya ve araç hareketleri arasındaki ilişki araçların üstünlüğü çerçevesinde sürdürülüyor. Oysa ki unutulmamalıdır ki araçtan indiğinde herkes yayadır. Kentlerde yayaların hareketlerini artıracak ancak bunu güvenli ve kontrollü şekilde sağlayan örnekler çağımızda mevcuttur.


Park Guell – Barcelona
Park Guell’e ulaşmak için çıkılması gereken dik yokuş ve yürünmesi gereken uzun mesafeler için üretilen yürüyen merdiven ve basamaklandırma yöntemi başarıya ulaşmış dünyadaki önemli örneklerden biridir.



High Line – New York

Yokuşlu sokakların ulaşım ağlarına bağlandığı yerlerde ise durum biraz daha kapsamını artırıyor. Yapılacak sokak düzenlemelerinde işin içine yayalar ve mekanlarla birlikte motorlu araçlar da girecek ve verilecek kararların etki alanı genişleyecek. Tarihi bölgelerdeki sokakların dar oluşu ve arabalar için tasarlanmamış olması da göz önünde bulundurulmalıdır.
Turist yoğunluğunun arttığı, yaya ulaşımı dışında yalnızca özel araç ve taksinin tercih edilebildiği bölgelerde elektrikli araç hizmetinin kullanılması gündeme getirilebilir. Büyükşehir Belediyesi’nin henüz tam anlamıyla hayata geçirmediği benzer projeler yer almaktadır.
Yokuşlu bölgelerde belirlenecek belli noktalara eklenecek duraklar arasında hizmet vermesi öngörülen bu araçlar kapasite olarak artırılabilir özellikte. Tercih etmedeki öncelikli sebep ise özellikle yaz aylarında artan turist yoğunluğunun yaş ortalamasının yüksek olması ve bu insanların sıcak havada yokuş çıkmasının sağlıklarını tehdit etmesidir. Turistlerin ne kadar az yorulması sağlanırsa, gezdikleri süre artırılır ve bu da ekonomik anlamda olumlu geri dönüşler sağlar.


Pierre Loti
Pierre Loti’de ziyaretçilerine çok güzel bir mekan sunmanın karşılığında onlardan zorlu bir yokuşu çıkmalarını istiyor. Çünkü bu mekan etkileyiciliğini özellikle bir tepede olmasından alıyor. Bu tepeye yaya olarak çıkmanın alternatif yollarından biri de bu kısa mesafe arasında gidip gelen elektrikli otobüsler olabilir.

Avrupa ve birçok yerde kullanılan bu araçların tercih edilme oranı oldukça yüksek. Erişilebilirliği bu derece artıran araçlara yapılacak yatırım kar oranı ile de belediyeleri ve kentliyi tatmin edecek seviyelerdedir.
Bu araçların durak olarak kullanımına sunulacak alanlarda dikkat edilmesi gereken ilke niteliğinde kurallar vardır.



  Duraklarım Kullanım Amacı:



Rio De Janerio'da duraklar halkın isteklerine uygun olarak fitness yapabilecekleri şekilde düzenlenmiştir..

Turist Trenleri

Tarihi yarımada yokuşlu olması nedeni ile cruise gemisi yolcuları gibi yaş ortalaması yüksek turistlerin rahatça dolaşmasına izin vermemektedir. Aynı zamanda dar bsokaklar turist otobüslerinin dolaşmasına engel olmaktadır.
Yarımada dokusu içerisinde turist renleri hem gelecek turistlerin şehri yaşamalarına izin verecek, yürüme alanları arasında ulaşımı sağlayacak ve turistik aktiviteleri daha geniş bir alana yayacak bir çözüm olarak önermekteyiz.

Tarihi Yarımada’nın Sultanahmet bölgesinin trafiğe kapatılması ve turistlerin kesinlikle uğradığı bir yer olması nedeniyle bu tip araçların kullanılması seyir zevkini artıracak ve çağdaş uygulamalar kullanan çağın gerisinde kalmayan turistik değeri her daim yüksek bir kent imajı kazanılacaktır.



Dilara Demiralp / archtıvısts

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder